Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Kenan SİNANOĞLU Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
36 - S E V G İ L İ - T A R Z A N . . .
30.01.2006
Kenan SİNANOĞLU
Okunma Sayısı : 4534
Oy Sayısı : 8
Değerlendirme : 4,25
Popülarite : 3,84
Verdiğiniz Puan :
 

 

 



Kenan SİNANOĞLU

S E V G İ L İ - T A R Z A N . . .

Sevgili Tarzan,

Hanginiz mi? Gayet tabiî, ilk Tarzan'ım benim; sen, 'Johnny Weismüller'...

'Nereden çıktım şimdi ben?' diye soracaksın; duyuyorum...

Şöyle:

Bu sabah, bitişiğimizdeki sigorta binasının avlusundaki park yerinden
geldi o ünlü bağırtın; öyle birden, âniden...

Adının da kolaylığından mıdır nedir, bizim ülkemizden gelenlerin pek
tuttuğu bir sigorta firması bu. Arabalarını genellikle orada sigorta
ettiriyorlar. İşte, âniden, sabah-sabah, onların arabalarının birinin
kornasından çıkmaz mı sesin? İrkildim birden ve bir mutluluk sardı
yüreğimi; âniden... Yoksa, bu yazıyı yazar mıydım ben? Zırt-zırt, her
korna sesine bir yazı?..

Nerede görülmüş öyle şey?

Geldin işte, bak yanımdasın; aldın götürdün beni oraya, Kümbet
Tepe'min yamacındaki kentin deniz kenarındaki sinemasına. İlk kez
orada tanışmıştım seninle... Bir küçük çocuk...

Seni, her gelişinde izlemiştim; izlemiştik; özellikle de bu bağırtını
sevmiştim; sevmiştik...

'Yüksel' diye biri vardı, yukarı mahalleden; 11-12 yaşlarında...
Bu Yüksel öyle bir bağırırdı ki senin gibi; ama, yerli-yersiz; bir duysan,
kendi bağırtından utanır, kaçar giderdin, geldiğin balta girmemiş
ormanına; yedi sülâlenle birlikte...

Neyse... İyi ki selüloittin de, paçayı kurtarırdın her seferinde...

Yüksel'i, farklı-farklı insanlar; kimi, yalvararak, kimi tehdit ile bağırtırlardı...

Çoğu kez Yüksel kendiliğinden, keyifli anlarında, tercihan deniz
kenarında; senden, şart olsun kaç oktav daha yüksek bağırdığında,
inan ki Kırım Sahili'nden işitildiği söylenirdi Yüksel'in sesinin...

Tabiî, Yüksel değil de, Tarzan bağırıyor sanırlardı gariban Sovyet Halkı...

İşte böyle Sevgili Tarzan... Seni hâlâ da severiz biz... Yıllarca bize
Tarzanlık yaptın; mutlu ettin...

Senden sonra piyasaya çıkan bir sürü başka Tarzan'lar, Rambolar ve
türlü suretler gibi, 'yok orayı alayım, yok burayı kurtarayım; demokrasi
getireyim...' gibisinden sorunların yoktu senin...

Kendi halinde, ormanın bir bölümünde küçük ailenle, maymunlar-aslanlar,
börtü-böceklerle yaşar giderdin işte...

Bak, ne akıl almaz şeyler oluyor şimdi şu yerimizin yüzünde:

Adamlar ve kadınlar kalkıp geliyorlar hiç tanımadıkları ülkelere, orada,
yerimizin altında bulunan servetleri savaşla ele geçirmeye...

Adına, 'demokrasi getirmek için' deseler de, 'sevgi götürül(e)meyen
yerde, ancak zulüm ve ölüm olur', diyorum ben de...

Böyle düşünenler giderek artıyor, yapılan zulümleri ve ölümleri gördükçe,
dünyanın pek çok yerinde...

Sevgiler, sana ve ailen efradına . . .
.

.

Köprü altı zan zan, seni öpsün Tarzan

Geniş göğsünü şişiren delikanlı parmağını kıza uzattı:-Ceyn...
Sonra kendine çevirdi parmağını:

-Tarzan!..

Kız, uzandı. Bacakları, sütun gibi... Beyaz, düzgün ve asil..."Ih, oh.."
karışımı fısıltılarla, erotik bir meltem sinema salonunda dolaştı.

Ceyn çok güzel bir kadındı.

"LEYLA'YI İSTERİM"

Sakallı yaşlı adam: "-İşte böyle Ceyn isterim" dedi.

Yanındaki: "-Bizde böyle artist olsa Holivuta gider.." diye yanıtladı.

Sakallının gözleri parladı: "-Leyla Sayar olamaz mı?"

Yanındaki: "-Fıstık gibi olur da... Leyla çok para ister.." dedi.

Sakallarını sıvazladı yaşlı adam, mutlaka esaslı bir Ceyn bulmalıydı.

Sakallı adam 64 yaşındaydı. Hasan Alsungur'du adı...
Tarzan'la Ceyn'le neden ilgiliydi?

Çünküüüü.. Hasan beye, "Tarzan olması" "kutsal ruhlar!.." tarafından
emredilmişti.

Hasan bey, rüyasında kapkara sakallı bir Tarzan görmüştü.
Daldan dala atlayarak gelen Tarzan, Hasan beyin gözlerinin içine bakıyordu.
Hiç sakallı Tarzan görmemişti...

Hasan bey uyandığında "Bu işte bir hayır var" dedi. İlk işi, Yeşilçam Sokağı
hanlarından birinde oda kiralamak oldu.

Tabelayı da astı: TARZAN FİLM

Hasan bey, 64 yaşındaydı. Arkadaşları bu yüzden kibarca uyarmışlardı
"Senden Tarzan mı olur Hasan.. Olsan olsan mezarını arayan yaşlı bir fil olursun..."

Çok alınmıştı "-Gençlerden sağlıklıyım, halat gibi burgu burgu kaslarım var...
Yüreği yiyen çıksın karşıma.." demişti.

Doğruydu, Hasan Alsungur sırım gibiydi.

Sinema tarihine "En güzel Tarzan filmi" olarak yazılmış "Tarzan Kaçıyor"u
bulmuş, seyretmiş, senaryoyu yazmıştı.

Kafaya takmıştı " Leyla Sayar, mutlaka Ceyn olacaktı". YIL 1962 idi.

MÜTHİŞ GECE

Hasan Alsungur rüyasında karasakallı Tarzan'la uğraşırken, 1962 yılının
22 Şubat gecesinde Türkiye'nin kaderi değişebilirdi.

Geceyarısı Ankara.

Kurmay Albay Talat Aydemir kararlı, darbe yapılacak!.. Kara Harp Okulu
öğrencilerinin neredeyse tamamı 18.000 silahlı emir bekliyor... Çankaya'da
ve Genel Kurmay'ın önündeler. Devletin zirvesini "almak" üzere hazırdılar.

Albay Aydemir, 27 Mayıs 1960 ihtilalinin sonuçlarını beğenmiyordu. Yönetimi
teslim almak istiyordu o gece. Olmadı...

Sonuçta; Aydemir ve arkadaşları "hiç ceza almayacaksınız" sözü üzerine
darbeden vazgeçtiler. Rütbeleri söküldü ve ordudan atıldılar. Tam 1459
askeri öğrenci okuldan uzaklaştırıldı.

Emekli edilen Albay Talat Aydemir, 21 Mayıs 1963'te bir darbe girişimi daha yaptı.
Yine başaramadı... 5 Temmuz 1964'te asıldı.

Talat Aydemir kimdi? Dürüst, sabırsız, tutkulu, yürekli ve ateşli...
Bütün bu özelliklere sahip kişiler gibi entrika bilemediğinden kaybetti.

"Bir defa boğulma tehlikesi geçiren, aynı nehirde yeniden yüzmeye kalkmamalı"

ÇATI YILDIZLARI

1962 yılında, askeri öğrencilerin yaşamları kırılmıştı. Rüyalar artık gerçek olmayacaktı...

"Tarzanlık" rüyasını gerçekleştirmeye çalışan Hasan bey ise Leyla Sayar'ı
"Ceyn" yapmanın peşindeydi. Leyla Sayar süperstardı.

Her gittiği yerde büyük ilgi görüyordu. Çatı Kulüp'teydi... O gece Çatı Kulüp'te
şarkı söyleyen yeni bir kız vardı. "Gelecekte, Leyla Sayar gibi süperstar" olacağı
aklına mı gelirdi? Yeni şarkıcı hayran hayran bakıyordu Leyla'ya... Alımlı kadındı ha...

Sonra şarkısına girdi "Amore baccia mi..."

Orhan Avşar'ın sihirli bandoneonu ile söylemek ne şanstı. Rahmetli Orhan Avşar'ı
çok sık hatırlarım. Ne asil ağabeyimizdi. Ne şahsiyetli beyefendiydi... Dünyanın
en iyi bandoneon çalan ustalarındandı, ölene kadar kuruşu olamadı...
Ve bir sabah, ciğercinin kamyonu altında can verdi. Elveda zalim dünya!..

"Allahıma buradan

Lekesiz, buruşuksuz onu götürüyorum!

Evet, ne yapsanız da... Bu benim...

Gururum!."(*)

Çatı Kulüp'tekiler yeni şarkıcıyı alkışlıyordu: "-İtalyan sandım kızı yahu...
Adı neymiş?"

"Ajda... Kadıköylü bir albayın kızı.."

Leyla Sayar o gece, Ajda Pekkan adındaki kıza dikkat etmedi bile...
Aklını karıştırmıştı Tarzan Hasan bey... "Ceyn" olması için öyle yalvarmıştı ki...
Leyla Sayar yufka yürekliydi. Ama Ceyn olamazdı canım. Hem fazlaca soyunacaktı,
hem de dalga geçerdi millet... Üüüf!

İlham Gencer dolgun sesiyle "You Mean Everything to Me" adlı şarkısını
söylüyordu:

"Sen benim yükseklerdeki meleğim

Dualarıma cevap verdin"

Ancak; Tarzan Hasan beyin dualarına Leyla Sayar olumsuz yanıt verecekti:

"Ben Ceyn olmam!."

Şarkıyı bitirmişti İlham Gencer.. Azıcık Jazz şarttı. O yılların gece kulübü
müdavimleri mutlaka jazz isteyecek kalitedeydi.

"SOLITUDE'yi çalalım Ellington'dan..."

Alkışlar... Piano, piano... Ve baladlarda tadına doyum olmaz kontrbas solo...
Parmağını basın teli üstünde "a la Ray Brown" kaydırdı Mehmet Tosun. Ray
Brown;basçılarının Zeüs'ü...

Jazz bitti, yeniden dansa; "Pepito" şarkısı modaydı... Nefis ça-ça-ça...

Leyla Sayar'a ça-ça dansını yasaklamak gerekirdi. Kalçaları ile ihtilal yapabilirdi.

Leyla Sayar, Ceyn olmadı, ama bir başka unutulmaz güzel "evet" dedi.

O kadının adı Sedef Türkay'dı. Yerli Marilyn Monroe... Çok güzel, çok çekingendi.
Mağrurdu, şöhretler dünyasını sevemedi. Efsane bir isim olabilirdi.. İstemedi.

Ceyn hazırdı ve Hasan beyin "Tarzanlaşan Adam" filmi çekilebilirdi.

Belgrat Ormanları'ında "motor" dendi... Ne yazık ki sonu bir türlü gelmedi. Hasan
Alsungur rüyasını gerçekleştiremedi. Belki de Rekorlar Kitabı'na 64'lük Tarzan diye
yazılacaktı.

TARZAN YILDIZ PARKINDA

İlk yerli Tarzan mıydı Hasan bey? Hayır.

1950'li yıllarda "Tarzan İstanbul'da" filmi yapılmıştı. Büyük heyecanla seyretmiş
ve beğenmiştik. Örneğin; bizim Tarzan'ın timsahla boğuştuğu sahne...
Pat diye atlamıştı göle...

"Burası yabancı gelmiyor gözüme.."

"Orası Yıldız Parkı oğlum.. Kih, kih.."

Yeşilçam'dan kalkıp Afrika'ya gidecek değillerdi elbette...

Filmin yarısı, orijinal Tarzan filmlerinden montajdı... Aslan, timsah sahneleri...
Montajcı altın makastı doğrusu; Yeşilçam ile Hollywood Tarzanlarını kardeş
kardeş kaynaştırmıştı.

Bizim Tarzan suya atlıyor, timsah ile Johnny Weismüller boğuşuyordu. Ancak;
fil yerliydi, Hindistan'ın hediye ettiği Mohini, harbiydi.

Tamer Balcı, ilk yerli Tarzan'dı.

Gerçek adı Toma Balcı'ydı, Rum'du ve olimpiyatlara katılan Türkiye'nin çekiç
atma şampiyonuydu.

TARZAN EFSANESİ

Filmiyle, resimli romanlarıyla Tarzan bir efsanedir. Pop kültür mitolojisinin eşsiz
kahramanı... Yazar Edgar Rice Burroughs öyle bir karakter yaratmış ki, 82 yıldır
filmi çekiliyor. İlk Tarzan 1918'deki sessiz film ile Elmo Lincoln olmuş.
Tarzan of Apes'te oynamış.

Sonra bir kaç aktör daha...

Tek Tarzan severdik; Johnny Weismüller. İlk filmi 1932 yapımı Tarzan the Ape Man.

Amerika'da ekonominin çöktüğü depresyon yıllarında çekilen Tarzan filmleri halkı
etkilemiş. Kent dalaverecisine karşı temiz bir tabiat çocuğu... Fabrika dumanı, ücret
endişesi olmayan, mesai saati bilinmeyen, kötülüğün tanınmadığı bir mekandaki
fantastik dürüst Tarzan, bir vaha gibi rahatlatmış ezik insanları...

Tarzan, saftı, iyiydi, doğaldı. Beyaz adam buvanaların, Tarzan'a kötülüğüne,
Ceyn'e asılmasına çok kızardık. Bu yüzden, "Ceyn" rolündeki Maureen O'Sullivan'ın
dişiliğini farketmemişiz. Zaten bacak kadardık ya... Dünyanın en seksi kadınına "abla"
gözüyle bakarmışız.

GİZLİ EROTİZM

Ceyn, (Maureen O'Sullivan) çok masum kıyafet içinde tezgahlanan erotik bir
yanardağdı. Sonradan onu izlerken, deri giysileri ile sunulan erotizmini hemen
farkettim. Hollywood, açılıp saçılmayı ayıplayan dünyaya harika bir çıplağı,
masum giyimli gibi yutturmuştu. Maureen O'Sullivan'dan başka hiçbir Ceyn,
akıllarda kalmadı.Tarzan'ın etkilemediği insan olamaz. Daha ilkokuldayken,
1001 Roman dergisinin kapağındaki çizgi romanına büyülenirdim.
Büyük çizerler Hal Foster ve Horak'ın eserleriydi. O dergileri bir bulabilsem...

(*) Cyrano

TEVFİK YENER


* * *
Kaynak:
http://arsiv.sabah.com.tr/2000/11/05/g13.html
.

.

Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org